Zaman; demokrasiye, milli iradeye, devlete ve vatana sahip çıkma zamanıdır.
MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve MHP Balıkesir Milletvekili İsmail OK TBMM’de düzenledikleri “demokrasiye ve milli iradeye darbe girişimi” konulu basın toplantısında “Zaman; demokrasiye, milli iradeye, devlete ve vatana sahip çıkma zamanıdır.” açıklamasında bulundular.
İşte o açıklama:
Demokrasiye ve milli iradeye yönelik darbe girişimiyle ilgili görüşlerimizi ifade etmek üzere düzenlediğimiz basın toplantımıza hoş geldiniz.
Öncelikle asil Türk milletine geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, demokrasiye, milli iradeye ve milletin bekasına suikast düzenleyen hainleri bir kez daha lanetlediğimizi ifade ediyoruz.
Meclisi, Ordusu, emniyeti ve bütün devlet kurumlarıyla; iktidarıyla, muhalefetiyle; basını, medyası ve sosyal medyasıyla; kadını erkeği, 7’den 70’e genci ve yaşlısıyla bu hain girişimi canlarını, kanlarını ve yüreklerini ortaya koyarak engelleyen Asil Türk milletine minnetlerimi ve şükranlarımızı arz ediyoruz.
Bu alçak girişim sırasında şehadet şerbetini içen bütün demokrasi şehitlerine Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerken, acılı ailelerine ve milletimize başsağlığı, sabır ve metanet niyaz ediyoruz.
Türk milletinin iradesinin kalbi olan Gazi Meclis’i bombalayacak kadar millet düşmanı olan;
Türk emniyet teşkilatının terörle mücadeledeki kalbi olan Özel Harekât birliğine düşmana bile atılmaması gereken silahlarla saldıracak ve 50’ye yakın polisimizi şehit edecek kadar alçalan;
Türk birliğinin, vatanseverliğinin ve kahramanlığının sembolü olan Genel Kurmay başkanını kalleşçe rehin alan ve üstlerini enterne eden;
Türk milletin emaneti olan tankı, topu ve silahı, silahsız, suçsuz ve günahsız millete karşı kullanma emri verecek kadar canileşen;
Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına suikast planlayan velhasıl vatanımızın, milletimizin ve devletimizin birliğine, bütünlüğüne ve bekasına kast eden hainler acilen yargılanmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Bunun yanında muhakkak, bu darbecileri koruyan, kollayan, himaye eden ve mevcut makamlarına getirenler de soruşturma ve yargılamaya dâhil edilmelidir.
Bu cezalar, bir daha hiç kimsenin darbeyi aklından bile geçiremeyecek kadar ağır, etkili ve caydırıcı olmalıdır.
Bu hain girişimin bütün yönleriyle ortaya çıkarılması ve suçluların cezalandırılması kuşkusuz çok önemlidir.
En başta Peygamber Ocağı dediğimiz Ordumuzu yıpratacak söylem ve davranışlardan özenle kaçınılmalıdır.
Toptancı yaklaşımlarla insanlar ve kurumlar karalanmamalı, haktan, hukuktan ve adaletten ayrılmamalıdır.
Milletimizin köprülerde, meydanlarda ve tankların üzerinde verdiği demokrasi mücadelesi kuşkusuz çok önemli ve değerlidir.
Ancak bu güzel mücadeleye gölge düşürecek şiddet, eziyet ve linç görüntülerinin kabul edilmesi ve hoş görülmesi mümkün değildir.
Yargı harekete geçmeli ve bu gözü dönmüş IŞİD tarzı eylemler de hak ettikleri en şiddetli cezalara çarptırılmalıdır.
Değerli Basın Mensupları
Nasıl bir kalkışmayla karşı karşıya olduğumuz doğru olarak tanımlanmalıdır. Çünkü alınacak tedbirler de buna göre şekillenecektir. Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümet, olayı FETÖ darbe girişimi olarak tanımlamaktadır.
Neyle karşı karşıya olduğumuzun anlaşılması için TBMM bünyesinde acilen bağımsız bir komisyon kurulmalı, yapılan çalışmalar ve tespitler milletimizle paylaşılmalıdır.
Bizim endişemiz Türk Silahlı Kuvvetleri’nde başka cuntaların da var olabileceği şeklindedir.
Objektiflikten uzaklaşılırsa farkında olmadan yeni cuntalara hareket alanı verilmiş olacaktır.
Devleti eşkıyadan ayıran tek özellik devletin hukuka tabi olmasıdır. Darbe girişimi bahanesiyle iktidar hukuk dışına çıkmamalıdır. Türkiye’nin Avrupa’dan ve çağdaş dünyadan tecrit edilmesini doğuracak hatalara girişilmemelidir. Bunun bedeli çok ağır olur.
Çünkü bu politika, ne gelecek darbeleri önler, ne de ülkenin yararına olur.
Darbe yöntemleri kullanılarak, darbecilerle mücadele olmaz. Bu cunta savaşlarının başlamasına öncülük etmek anlamına gelir.
“Başarısız bir darbe girişimi kadar muhalefeti yok etmek için uygun fırsat yoktur” sözü Talat Paşa’ya aittir.
İttihatçıların bu fırsatçılıklarının sonucunun ne olduğunu herkes görmüştür. Koskoca Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmış, yıkılmaz zannedilen İttihat ve Terakki diktası yerle bir olmuş ve o liderlerin çoğu yurt dışında ölmüştür.
Bu manada tarihten ders çıkarılmalı, Türkiye darbe ortamından bir an evvel kurtarılmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde Nizam-ı Cedit gibi yeni bir AKP ordusu dahi kurulsa tehdit ve tehlike devam edecektir.
İktidar, toplumun bütün muhalif kesimlerinin hukuklarını koruyacağını açık ve net bir şekilde ortaya koymalı, muhalif medyayı, sivil toplum kuruluşlarını ve bilhassa muhalif partileri yeniden dizayn etmeye kalkmamalıdır.
İktidar her rejimde olur, muhalefet sadece demokrasilerde olur. Bu manada muhalif partilere dönük, doğrudan ya da dolaylı en gücük bir müdahale girişimi, demokrasiyi zedeleyecektir.
Çare daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, daha fazla hukuki güvencedir.
Çare, dosta, düşmana birlikteliğimizi göstermek suretiyle, bilhassa devletimiz, temel değerlerimiz ve demokratik kurumlarımızla birlikte hareket edebildiğimizi öne çıkarmaktır.
Bir darbeyle ve krizle karşı karşıya olduğumuz kesindir. Zaman bu kötü durumu, bu krizi memleketin hayrına fırsata çevirme ve yeniden bir çıkış yapma zamanıdır. Bu durumu bu kez çok iyi değerlendirmeli, Sayın Cumhurbaşkanımız, milli birlik ve beraberliğin sağlanması, sürdürülmesi ve milletimizin esas sorunlarının çözümü üzerinde yoğunlaşmalıdır.
Diğer yandan darbe girişiminde bulunanlar Gazi Meclisin sesini kesmek istemişler, doğrudan milli iradenin kalbini hedef almışlardır. Hiç olmazsa bu kez Meclisimizin sesini gür çıkarmak suretiyle, yasamayı yerli yerine oturtulması ve demokrasimizin gelişmesi için kullanılmalıdır. Majestelerinin meclisi görüntüsü verecek yaklaşımlardan uzak durulmalı, meclis güçlendirilmelidir.
Demokrasinin en önemli özelliği, vatandaşa seçimle iktidarı değiştirmenin mümkün olduğunu göstermesidir.
Demokrasinin tıkanan kanallarını açmak, serbest, adil ve güvenilir bir seçim ortamı inşa etmek, parlamentoda temsil edilen ve edilmeyen bütün kesimlerin hukuklarını korumak en başta hükümetin görevi olmalıdır.
Değerli Basın Mensupları,
Milletini sevmeyi, korumayı ve yüceltmeyi siyasetinin merkezi yapan Milliyetçi Hareket Partisi’nin Milletvekilleri olarak AKP iktidarına yönelik eleştirilerimizi, sürecin nezaketi nedeniyle, siyasal sorumluluğumuz gereği şimdilik saklı tuttuğumuzu açıkça ifade etmek istiyoruz.
Şimdi de söyleyeceğimiz çok şey var, ama evveli emirde yapılması gereken, açık ve yakın bir tehditle karşı karşıya kalan demokrasimizi korumak için hükümetin atacağı meşru ve hukuki adımları desteklemektir.
Önümüzdeki günlerde tablo netleştikçe, kesin ve doğru bilgiler ortaya çıktıkça yapıcı ve yol gösterici eleştirilerimizi yine sorumluluk anlayışıyla ortaya koyacağız.
Sadece şu hatırlatmayı yaparak toplantımızı sonlandırmak istiyoruz.
Ordusu, emniyeti, iktidarı, muhalefeti, basını ve vatandaşıyla bütün Türk milletinin bu hain girişim karşısında kazandığı ortak başarıyı, tek bir parti, grup veya kesime mal etmeye çalışmak, sergilenen destansı mücadelenin ruhuna ciddi bir darbe vuracaktır.
Bu manada her türlü siyasi çıkar ve istismardan uzak durulmalı
, Milliyetçi Hareket Partisi’nin ısrarla savunduğu “önce ülkem ve milletim” ilkesi, şaşmaz şiarımız olmalıdır.
Zaman, hiçbir görüş, fikir ve siyasi ayrım gözetmeksizin ülkenin bekasına yönelik tehlike ve tehditleri birlik ve beraberlik içinde bertaraf etme zamanıdır.
Zaman birikmiş bütün sorunlarımızı hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde çözmek, darbelere karşı 78 Milyon tek yürek olmak, demokrasiye ve cumhuriyete sahip çıkma zamanıdır.
Zaman; demokrasiye, milli iradeye, devlete ve vatana sahip çıkma zamanıdır.
Bu duygu ve düşünceler içinde sözlerime son verirken, katılımınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE
Mustafa Kemal AtatürkFACEBOOKTA BİZ